Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

İNSAN ÖTEKİYLE VAR OLUR.. EDEBİYAT İSE İNSANLA..

  ‘Edebiyat nedir ? ‘sorusuna verebileceğimiz bir tanımdan da öte yaşamın bir çeşit delili, tarifi yaşamın sınırlandıran insanoğlunun sonsuzluğunun bir parçasıdır edebiyat. Yeni keşfedilen bir kıta, yemeğe atılan farklı bir baharatın etkisini diğer insanlar üzerinde vuku bulmasıdır. Değişmez, yenilenemez şartlar – olasılıklara karşı atılan bir darbenin parçası, mutlak kararlara karşı imzalanan kağıt parçasıdır. Varlıkla var olur, insanla değişir, ötekileşir, aktarımı sağlanır. Nefesle izah olunan, mürekkeple belirginleşir, insanların üzerindeki tesirinin bir parçası ise kağıtta kalan izlerdir. Bulanıklaşan, kuruyup eskiyen ama her defasında hissedilen. Edebiyat hissedilir, mantığın katmanlarına çıkabilmek için zahir olunan gönülle aşikar nasıl olursa. İnsanı var eder. Görülmeyeni, durulmayanı, anlatılamayanı anlatır her satırında. Terry Eagleton’un Edebiyat kuramı kitabında (1983 ) ‘’ Sağlam ve değişmez değerleri olan ve birtakım ortak özellikleri paylaşan eserler anlamında bir...

SOSYAL MEDYA'YA ARA VERME SÜRECİM

 


1 AY DEYİP 1 YIL 7 AY BOYUNCA ARA VERMEK 

(15.02.2019 - 09.09.2020)

Sosyal medya geçmişten günümüze insanlar üzerinde hem ruhsal hemde fiziksel boyutlarda etki etmeye devam ederken bizler üzende bıraktığı duygusal bağımlılık yapıcı bir o kadar da hayatımızı derinden etkileyen bir mecra olduğu için bu konuda kendime bir deney yapmaya karar verdim.

Özellikle bu deneyi yapmamın sebeplerinden biri sosyal medyanın gerçek hayatla ilgisi olmayan bağını kendime yeniden hatırlatarak arkadaş çevrem ve ailemle gerçek zaman geçirmekti. İlk kapattığım sıra final haftam olduğu için telefonla fazla vakit geçirmediğimi bilerekten kendimi boşlukta hissetmemiştim. Peki sınav haftası bittikten sonra kendime nasıl güvenip bu süreci sürdürecektim? 

Çoğu arkadaşım sürekli olarak instegramı dondurduğumu biliyorlardı ve ben bunu hem maddi hemde manevi arınma üzerine yapıyordum. Peki hiç farketmeden neden bu kadar uzun bir süre ara verdim? İnsan belirli bir yaşa geldikten sonra çocukluğunda yaşadığı mutluluklara, telefonumun olmadığı yalnız yüz yüze iletişim kurabildiğimiz, çat kapı yapılan arkadaş ziyaretlerine duyduğum özlem yüzünden miydi? Halbuki telefonda da sesini duyabiliyordu arkadaşlarımın.. İlk bir ayın sonunda şunu farkettimki ''gerçek arkadaş'' ve ''sahte arkadaş'' kavramlarını daha iyi anlar ve gerçek anlamda benim için değerli olmayan kişilerin de hayatımdan çıkmasına izin verdim, zamanımı onlara vermeyerek kendim için büyük bir adım atmış oldum.Sadece arkadaş listem değil, ailemin değerinin paha biçilemez ve onlarla geçirdiğim her dakikanın daha gerçekçi olduğuna inandım. Belki inanmayabilirsiniz ama sanki onları yeni yeni tanıyormuş gibi hissettim. 

Her şeyden önemlisi sosyal mecralarda çok fazla kalan birisi olarak şunu söyleyebilirim ki orada kaldığım sürelerde sanki gerçek dünyadan silinmiş izlenimi yarattığımı ve o zamanlarda geçirdiğim uzun sürelerin, şimdiki mutluluğuma değmediğini biraz geç ama yine de farkına varmış oldum.

Bana şu soruyu sorduğunuzu duyar gibi hissediyorum. Peki hiç mi tekrar açma hissi geçmedi içinden - ve bu süreleri nasıl kendini sıkmadan geçirebildin? Kendimi şu ana kadar boş zaman konusunda fazlaca kandırdığımı farkettiğim için boş zamanlarımda bile dolu olduğumu kendime vakit ayırmayı da bu süreçte öğrendim. İnsan hiç boş anlarında da hep düşünceli mi olur ? Evet derslerimi, ailemi ve işimi sürekli düşünüp beynimi yormaktan başka bir şey yapmıyor gibiydim. Düşündükçe stres olup kendimi yine aynı çıkmaza sokuyordum. Tam o noktada düşündüklerimi tam o anda hayata geçirme fikri aklıma geldi, sanki düşünmüyor yapıyordum ve kendime sorduğum yüzlerce soru tek bir hareketimle ortadan kayboluyordu. ''Düşünme, harekete geç'' bu sorunumun can kurtaranı oldu diyebilirim.

Bu serüvene çıkmadan önce durağan olan okuma sürecim birden aktifleşerek ayda yirmiden fazla kitap okumaya, okurken düşüncelerimi de yazıya geçirmeye vesile oldu. Ve karantina sürecinin de etkisiyle İstanbul'dan bir anda Alaçatı'ya  dönüşümle doğayla iç içe olmaya, sevdiğim hobileri de tekrardan geri dönmeye karar vermiştim. Çokça taş- ahşap boyamaları yaptım, bisiklet sürdüm. Bunları yaparken sahte dünyadan sıyrılmıştım, gerçek Raziye ile baş başaydım tıpkı yıllar önceki kız çocuğu gibi. 1 yıl çoktan kendisini devirirken hiç aklıma gelmez olan sosyal mecra arkadaşlarımın artık aç demesiyle 'Acaba tekrar açsam mı'' sorusunu bana geri getirdi. Ama 'hayır' dedi içimdeki ses, açmadım.

Bu dünyada hiçbir insan aynı şartlara ,avantajlara ve imkanlara sahip değildir. Bu yüzden kişiler arası farklar insanları rekabete hırsa ve kıskançlığa yönlendirir. Kendini gerçekleştiremeyen insanın bi tabi sıkıntısı da buradan kaynaklanır. Maslow'a göre insan hiyerarşisi belli başlı güdülere göre şekillenmektedir. Bunları piramit şeklinde değerlendiren Maslow alt kata biyolojik üst kata da psikolojik güdüleri koymuştur.(açlık, susuzluk ve cinsiyetin fizyolojik doyumu; emniyet, güven, düzen ve değişmezlik; ait olma ve sevgi; değer, başarı, kendine saygı; kendini gerçekleştirme) İnsan en alttaki ihtiyaçlarını karşılamadan üst kata geçemez, sürekli bir arayış- doyum noktasına ulaşmak isteyen insan o noktaya ulaştığında nedense sıkılır ve pes eder. Tıpkı ilk yediğimiz abur cuburun tadının fit vücuda ulaşmak isteyişimizle ters orantılı olması gibi. İstediğimiz bir işi yaparken de ilk aldığımız haz ile sonunda aldığımız hazdaki azalışın nedenini de açıklamış olur. İnsan aradaki süreçte verdiği mücadele ve zevki tatmak istemediğinden dolayı , o iş bitince de hem kendisine olan güveninin-sabrının hemde aldığı zevkin farkına varmamış olur.

Sosyal mecraya ara vermemin en önemli sebebi ise insanları içine çeken bu platformların bir parçası olmak istemeyişim, sevdiklerimin ve sevdiğim işleri yalnız bu mecralarda değil gerçek hayatın da bir parçası haline getirmek isteyişim oldu. İnstagram hesabımı kendimi bu uzun sürenin ardından bu platformlara nasıl tepki vereceğimi test etmeye hazır olduğumu düşünerek açtım. İlerleyen günlerde açtıktan sonraki durumumu anlatacağım bir yazı gelecek.

Sağlıcakla kalın..


Yararlanabileceğiniz Makaleler

> DUYGUSAL TATMİN ARACI OLARAK SOSYAL MEDYA KULLANIMI ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI /Nazan ALİOĞLU

> AİLE İLİŞKİLERİNİN SOSYAL MEDYAYLA BİRLİKTE ÇÖKÜŞÜ /Vusala GÜLEÇ - İstanbul Aydın Üniversitesi

> GÜNDEM BELİRLEME KURAMI ÇERÇEVESİNDE SİYASAL KARAR VERME SÜRECİNE SOSYAL MEDYA ETKİSİNİN İMCELENMESİ- Çetin KILIÇ/ İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Anabilim Dalı Medya ve İletişim Sistemleri Yüksek Lisans Programı

Yorumlar

Popüler Yayınlar