Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

İNSAN ÖTEKİYLE VAR OLUR.. EDEBİYAT İSE İNSANLA..

  ‘Edebiyat nedir ? ‘sorusuna verebileceğimiz bir tanımdan da öte yaşamın bir çeşit delili, tarifi yaşamın sınırlandıran insanoğlunun sonsuzluğunun bir parçasıdır edebiyat. Yeni keşfedilen bir kıta, yemeğe atılan farklı bir baharatın etkisini diğer insanlar üzerinde vuku bulmasıdır. Değişmez, yenilenemez şartlar – olasılıklara karşı atılan bir darbenin parçası, mutlak kararlara karşı imzalanan kağıt parçasıdır. Varlıkla var olur, insanla değişir, ötekileşir, aktarımı sağlanır. Nefesle izah olunan, mürekkeple belirginleşir, insanların üzerindeki tesirinin bir parçası ise kağıtta kalan izlerdir. Bulanıklaşan, kuruyup eskiyen ama her defasında hissedilen. Edebiyat hissedilir, mantığın katmanlarına çıkabilmek için zahir olunan gönülle aşikar nasıl olursa. İnsanı var eder. Görülmeyeni, durulmayanı, anlatılamayanı anlatır her satırında. Terry Eagleton’un Edebiyat kuramı kitabında (1983 ) ‘’ Sağlam ve değişmez değerleri olan ve birtakım ortak özellikleri paylaşan eserler anlamında bir...

YILLAR SONRA


Göz kapaklarını altında biriktirmiş yorgunluğunu morluklarına emanet etmiş, kimse görmesin diye çivit mavisi sürmesini kirpiklerinin altına yedirmişti. Öğlenin sıcağında alnından toprağa doğru ter damlaları düşerken o elinde çapasıyla uzakları seyre dalmıştı. Beyaz betonunun dibinde biten erik ağacının üzerine düşmüştü gölgesi, onun gibi kısacıktı. Hırkasının ilmiklerinde kaybolmuş toz parçacıkları her nefes aldığında boğazında düğümlenirken , dudağının  kenarlarında hafifçe bir tebessüm belirdi.  Her demde güneşin verdiği rehavetle koyu kahve gözlerini topraktan uzaklaştırmıyor, yanaklarından akan terler adeta diktiği filizlere can suyu oluyordu. Toprağa sapladığı her çapa , sanki ellerindeki çizgilere yön veriyor, çizgilerin ardına gizlenmiş kına kokusu içini ısıtıyordu. Yeşil işlemeli, üzerinde hatmi çiçekleri biten tülbendinin bir yakasını boynunun gerisine doğru atarken, elindeki karalıkları fark etti. Kim bilir kaç saattir yanık teninin üzerinde beli bükük halde çalışıyordu? Lastik ayakkabıları toprağa gömülmüş, giydiği yamalı şalvarının yamaları kaybolmuş, beli ağrımasın diye doladığı eşarp bile çözülmüş, toprağa karışmıştı. Erik ağacının gölgesi havaya karışırken, o tarlanın başına geçerek , yorgun ama kendinden emin bir ses tonuyla ‘' Bugün de bitti, çok şükür’' dedi. Yavaşça gözlerini yirmi yıl önce diktiği zeytin ağacına doğru yöneltti. Hala aynı yerde, onun yanındaydı. Çapasını yere bırakırken‘' Acaba ben de yıllar sonra onun yanında olabilecek miyim?’' diyebildi.

Gidişlerim gelişlerim, hayatın yoğunluğu içinde kendimi kaybetmemeye çalışırken kendime karşı verdiğim mücadelenin içinde bir parçamı daha size aktarmak, kaybolmamak adına cümlelerime sığındım bugünde. Bir daha ki sefere arayı açmamak ümidiyle, sağlıcakla kalın...

Aşağıya bu aralar severek dinlediğim farklı türlerde birkaç müzik ve şiir ekliyorum, şimdiden iyi dinlemeler:)

> Yan Tiersen - La Veilee

> Pomme - Sans toi

> Kalandra - Virkelighetens Etterklang

> Balmorhea - Remembrance 


- Farig olmam eylesen yüz bin cefa sevdim seni - Şeyh Galip 

- Kalenderi - Seher Vakti 

- Sedat Anar - Nefes ( Ülkü Tamer) 

- Füruğ Ferruhzad - Yeniden Doğuş / Pencere 

- Turgut Uyar - Sevda Üstüne 


Yorumlar

Popüler Yayınlar