Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

İNSAN ÖTEKİYLE VAR OLUR.. EDEBİYAT İSE İNSANLA..

  ‘Edebiyat nedir ? ‘sorusuna verebileceğimiz bir tanımdan da öte yaşamın bir çeşit delili, tarifi yaşamın sınırlandıran insanoğlunun sonsuzluğunun bir parçasıdır edebiyat. Yeni keşfedilen bir kıta, yemeğe atılan farklı bir baharatın etkisini diğer insanlar üzerinde vuku bulmasıdır. Değişmez, yenilenemez şartlar – olasılıklara karşı atılan bir darbenin parçası, mutlak kararlara karşı imzalanan kağıt parçasıdır. Varlıkla var olur, insanla değişir, ötekileşir, aktarımı sağlanır. Nefesle izah olunan, mürekkeple belirginleşir, insanların üzerindeki tesirinin bir parçası ise kağıtta kalan izlerdir. Bulanıklaşan, kuruyup eskiyen ama her defasında hissedilen. Edebiyat hissedilir, mantığın katmanlarına çıkabilmek için zahir olunan gönülle aşikar nasıl olursa. İnsanı var eder. Görülmeyeni, durulmayanı, anlatılamayanı anlatır her satırında. Terry Eagleton’un Edebiyat kuramı kitabında (1983 ) ‘’ Sağlam ve değişmez değerleri olan ve birtakım ortak özellikleri paylaşan eserler anlamında bir...

DESTANDA TİP VE GELENEK

 

Türk destancılık geleneğini oluşturan temel unsurlar din, medeniyet daireleri, ve diğer coğrafyalardaki topluluklar ile kültürel etkilenmeler yaşanmıştır. Türklerin İ.Ö dönemde Gök tanrı inancına sahip olması daha sonra İslamiyetin kabulüyle inançlarını değiştirmeleri hem kültürel anlamda hemde yaşayış tarzlarında belli başlı değişmelere neden olmuştur.  Hatta Oğuz  kağanın Uygurca nüshası ve Reşideddin tarafından ele alınan Farsça nüshasıyla  Oğuz tipleri arasında İslam ve Ön Asya coğrafyasından kaynaklanan ideolojik ve sosyal farklıklar da mevcuttur.

İslam öncesi cihangirlik konusu hakimken İslamiyet sonrası yüce bir ideal etrafında şekillendiği belirtilmiştir.  Geçmişte meydana gelen Türk destanlarının incelenmemesi sonucunda Türk tarihinin kültürü ve yaşanmışlıklarının ortaya çıkarılması gecikmiştir. İki dönem arası yapılan mukayeseler aslında Türk tarihinin ne kadar gelişme katettiğini göstermektedir. Bu konudaki en kapsamlı çalışma ise Mehmet Kaplan'a aittir. Köroğlu ve Oğuz Kağan destanından yola çıkarak alp-eren tipi üzerindeki tespitleri diğer araştırmacılara yön göstermiştir.
Hemde Türk inanç sistemleri hemde gelenekleri üzerinde birtakım çalışmalara da imza atmıştır. 
Türklerin en eski inanç sistemlerinden olan Kök Tengriden tek tanrılı inanç sistemine geçmeleriyle benzer bir inanç sistemlerine sahip oldukları için Tanrı'nın bu kainatı yaratması, insaları yoktan var etmesi , onun vasfının her şeyden üstün olması , gökyüzünün  9. katında Cennette oturması , eski inançlarda da değişik şekilde teşekkül edecektir.

Oğuz Kağanın uygurca nüshasında ulusu yücelten, fethettiği bölgelerde barışı sağlayan , kaosu yaşayan bir halkı tekrar kosmosa döndüren Tanrı'nın kurduğu nizamı yeniden oluşturan Oğuz Kağan ülkesini oğulları arasında paylaştıktan sonra düzenlediği toyda 'Tanrı'ya borcumu ödedim''demesiyle Hz. Muhammedîn ümmetini etrafına toplayıp Veda Hutbesinde Peygamperlik görevini yerine getirmesiyle 'sen şahit ol yarab' demesi arasındaki benzerlik olduğu açıktır.


Yorumlar

Popüler Yayınlar