Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

İNSAN ÖTEKİYLE VAR OLUR.. EDEBİYAT İSE İNSANLA..

  ‘Edebiyat nedir ? ‘sorusuna verebileceğimiz bir tanımdan da öte yaşamın bir çeşit delili, tarifi yaşamın sınırlandıran insanoğlunun sonsuzluğunun bir parçasıdır edebiyat. Yeni keşfedilen bir kıta, yemeğe atılan farklı bir baharatın etkisini diğer insanlar üzerinde vuku bulmasıdır. Değişmez, yenilenemez şartlar – olasılıklara karşı atılan bir darbenin parçası, mutlak kararlara karşı imzalanan kağıt parçasıdır. Varlıkla var olur, insanla değişir, ötekileşir, aktarımı sağlanır. Nefesle izah olunan, mürekkeple belirginleşir, insanların üzerindeki tesirinin bir parçası ise kağıtta kalan izlerdir. Bulanıklaşan, kuruyup eskiyen ama her defasında hissedilen. Edebiyat hissedilir, mantığın katmanlarına çıkabilmek için zahir olunan gönülle aşikar nasıl olursa. İnsanı var eder. Görülmeyeni, durulmayanı, anlatılamayanı anlatır her satırında. Terry Eagleton’un Edebiyat kuramı kitabında (1983 ) ‘’ Sağlam ve değişmez değerleri olan ve birtakım ortak özellikleri paylaşan eserler anlamında bir...

NICKEL GERÇEKTEN VAR OLMUŞ MUDUR ?

 NICKEL ÇOCUKLARI –  COLSON WHİTEHEAD  // 3.KİTAP

TÜM GERÇEKLERİYLE NICKEL

1960’ların Amerika’sına karşı vurulan siyasi, iktisadi düzensizliği, kapitalizmi hüküm sürdüğü toplum yapısında ırk ayrımcılığı , beyazın siyaha olan üstünlüğünün güçle sembolize edilişi, çocukların okul diyerek gönderilerek bir hayvan gibi ıslah edilmeye çalışılması..

Okul şekline boyanmış, yenilikçi- sorgulayan ebebeyinler ve günbegün daha ileriye adım attığını sanan gençleri yetiştiren bir okul!! Sömürülen beyinlerin ,’’kahretsin diyen’’ çırpı gibi bedenlerin üzerine giydirilmiş ağır bir cüsse. Kapısından içeri adımını atması oldukça kolayken, çıkması ise terbiye edilmiş bir çift lafza bakan, beyin yıkayıcılarla dolu.. Elwood’ta onlardan biriydi. İçerdeydi. İnsanlığın bırakıp dışarı çıkacağını bilseydi, diğerleri gibi ‘’ birey’’ olma yolunda ilerlemezdi. Roman idealist ve yalın bir gerçeklikle anlatılırken olaylar, çocukların hayatla olan mücadeleleri değil, kendilerini tamamlama mücadelelerini ortaya koyan, dışarı çıkmak için sahte davranışlar, yüksek notlar, yalaka hareketlerle şekillenen hareket silsilesiyle karşımıza çıkıyor. Evet sonunda dışarıdasınız. Başardınız! Ruhunuz artık bambaşka biri.

Topluluklar arasına sıkışmış olan bir insanın düzeni ne kadar kötü olabilir , varlığını neye borçlu olduğunu bilmeden, ne kadar sıradanlaşabilir, başkasının rolünü bu kadar nasıl sahiplenebilir? Davranışların ahlaksızlaşması ve kötüleşmesi hapishanenin içinde neden bu kadar sıradan ve tekdüze karşılanabilir ? Sorgulanmadan kabul edilen ödül ve ceza sistemi çocukları cezbedecek kadar iyi miydi!! Yoksa her şey oyunun bir parçası mıydı ? Siyasi liderlerin her şeyi kontrol etme dürtüsünün hapishanede yankılanmış ilk dalgalarından mı ibaretti?

Kitabın özünde yatan özgürlük, karanlığın derinlerinde asıl varoluşsal sancılarımızı görebilmemiz için öncelikle Amerika’nın 1648 ve Westphalia Barışı ve yıllar sonra 2. Dünya savaşında sonra imzalanan çıkarcı devletler arasındaki küreselleşmeye bir nevi bunun getirisi olan kapitalizmi benimsememiz gerekir. İşçi gücü, enerji kaynaklarına sahip olan tarafların kontrolü elinde tutmasıyla başlayan rekabet kısa zamanda dünyada oligarşik bir düzen, bugünün distopya oluşumunu da sağlayacaktır. Romanda yöneten ve yönetilen kesim arasına oluşan bariz çatlaklar , egemenliğin hükmedenin elinde olmasıyla kısıtlanan haklar bilhassa çocuklar üzerinden yansıtılarak ekonomik-iktisadi ve toplumsal yapıda zayıflıklar bu derece iyi anlatılabilirdi.

 

Ø      > Bu kitap gerçek manada Amerika’da böyle bir sistemle çocukları tımar etme yoluna girmiş, kapitalist ve siyasi çatışmaların hatsafada olduğu dönemde öğrencilerin çektiği ızdırap ve eziyetlerin gün yüzüne çıkarılması için kaleme alınmıştır. Yazar bir yandan Amerika’nın tarihine ışık tutarken bir yandan da  Florida, Marianna’daki Dozier Erkek Çocuk Okulu’nun hikâyesinden esinlenerek bu romanı kaleme almıştır. Romandaki karakterlerin kendisi tarafından kurgulandığını da belirtmiştir.

 

Altını çizdiğim birkaç alıntı..

Ø    Yasayı değiştirebiliyordunuz ama insanları ve birbirlerine davranışlarını etkileyemiyordunuz. Nickel ırkçı bir yerdi … burada kötülük ten renginden daha derine uzanıyordu.

Ø    Ziyaret günü büyükannesine iyi ama üzgün olduğunu söyledi, zorlandığını ama idare ettiğini anlattı, oysa ona söylemek istediği tek bir cümle vardı: Bak bana ne yaptılar, bak bana ne yaptılar.

Ø   Beyaz adamın dünyasında siyah bir çocuksun sen!

Ø   Zenciler Amerikalı'dır ve onların kaderi bu ülkenin kaderidir

Ø   Ölmemek yeterli değildi, yaşamak da gerekiyordu.

Ø    Acı çekme yetisi. Elwood-tüm Nickel Çocukları- o yetiyi yaşıyordu. Onu soluyor, onu yiyor, rüyalarında onu görüyorlardı. Hayatları ondan ibaretti. Aksi taktirde yok olur giderlerdi.

Ø    Benim mücadelem sizin mücadeleniz. Sırtınızdaki yük benim yüküm. Ama insanlara bunu nasıl anlatacaktı.

Ø     Kaçmak delilikti, kaçmamak da öyle. Okul arazisi sınırlarının ötesine bakan, dışarıdaki özgür ve canlı dünyayı gören bir çocuk özgürlüğe doğru koşmayı nasıl hayal etmezdi ki. Bir kez olsun kendi hikayesini yazmayı.

Ø    Bizi hapse atmanıza rağmen sizi seveceğiz. Evlerimizi bombalamanıza, çocuklarımızı tehdit etmenize rağmen, ne kadar zor olsa da, sizi seveceğiz. Kukuletalı saldırganlarınızı gecenin bir yarısı mahallelerimize göndermenize, bizi sürükleyerek evlerimizden çıkarıp ıssız yollara götürmenize ve öldüresiye dövüp bir kenara atmanıza rağmen sizi seveceğiz. Şuna hiç kuşkunuz olmasın; sizi acı çekme yetimizle bitap düşüreceğiz ve bir gün özgürlüğümüzü kazanacağız.

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar